بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنۡ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ ٱفۡتَرَىٰ عَلَى ٱللَّهِ كَذِبٗا وَمَا نَحۡنُ لَهُۥ بِمُؤۡمِنِينَ ٣٨

O ancak öyle bir adam ki bir yalanı Allah’a iftira etti, biz ona inanacak değiliz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ رَبِّ ٱنصُرۡنِي بِمَا كَذَّبُونِ ٣٩

Ya Rab! dedi: beni tekzib ettikleri cihetle öcümü al.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ عَمَّا قَلِيلٖ لَّيُصۡبِحُنَّ نَٰدِمِينَ ٤٠

Buyurdu ki: az bir zamanda nâdim olacaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَخَذَتۡهُمُ ٱلصَّيۡحَةُ بِٱلۡحَقِّ فَجَعَلۡنَٰهُمۡ غُثَآءٗۚ فَبُعۡدٗا لِّلۡقَوۡمِ ٱلظَّٰلِمِينَ ٤١

Derken onları sayha, bihakkın alıverdi de kendilerini bir seyl süpürüntüsü yapıverdik, artık öyle bir defolmuş oldu ki o kavim, o zalimler!

– Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ أَنشَأۡنَا مِنۢ بَعۡدِهِمۡ قُرُونًا ءَاخَرِينَ ٤٢

Sonra arkalarından başka karnlar inşâ ettik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مَا تَسۡبِقُ مِنۡ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ ٤٣

Hiç bir ümmet, ecelini sebkedemez ve geriletemezler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ أَرۡسَلۡنَا رُسُلَنَا تَتۡرَاۖ كُلَّ مَا جَآءَ أُمَّةٗ رَّسُولُهَا كَذَّبُوهُۖ فَأَتۡبَعۡنَا بَعۡضَهُم بَعۡضٗا وَجَعَلۡنَٰهُمۡ أَحَادِيثَۚ فَبُعۡدٗا لِّقَوۡمٖ لَّا يُؤۡمِنُونَ ٤٤

Sonra ardı ardına Resullerimizi gönderdik, her ümmetle Resul’ü geldikçe onu tekzib ettiler, biz de onları birbiri ardınca yuvarladık ve hepsini birer efsâne yaptık, artık defolsun öyle bir kavim ki imana gelmezler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ أَرۡسَلۡنَا مُوسَىٰ وَأَخَاهُ هَٰرُونَ بِـَٔايَٰتِنَا وَسُلۡطَٰنٖ مُّبِينٍ ٤٥

Sonra bir takım âyetlerimiz ve açık bir ferman ile Musâ’yı ve kardeşi Harûn’u gönderdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ وَمَلَإِيْهِۦ فَٱسۡتَكۡبَرُواْ وَكَانُواْ قَوۡمًا عَالِينَ ٤٦

Firavun’a ve cem’iyyetine de bunlar kibirlerine yediremediler ve dik başlı bir kavim idiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَقَالُوٓاْ أَنُؤۡمِنُ لِبَشَرَيۡنِ مِثۡلِنَا وَقَوۡمُهُمَا لَنَا عَٰبِدُونَ ٤٧

Onun için biz, dediler, bizim gibi iki beşere iman mı ederiz? Halbuki onların kavmi bize kulluk ediyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَكَذَّبُوهُمَا فَكَانُواْ مِنَ ٱلۡمُهۡلَكِينَ ٤٨

Bu suretle onları tekzib ettiler de helâk edilenlerden oldular.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu